1 Temmuz 2011 Cuma

Bu Haftanın Sonu ve Yeni Kitaplardan Seçtiklerimiz




SOKAK FOTOĞRAFÇILIĞI

Sokak fotoğrafçılığı, kısacık bilgiyle Cartier-Bresson, Brassai, Doisneau gibi isimlerle herkese tanıdık olan, fotoğrafik türler arasında en yaygın olan ve belki de en çok sevilenidir. Bununla birlikte sokak fotografçılığı tam olarak nedir? Konularını hangi bakış açısıyla ortaya koyar ve bu bakış açısı belgesel fotoğrafçılıktan nasıl farklılık gösterir? Atget, Kertesz, Bovis, Rene-Jacques, Brassai, Doisneau, Cartier-Bresson ve daha birçoğuna baktığımızda zarif bir şekilde yazılmış olan bu kitapta iyi bilinen ve çokça kullanılan illustrasyon ve bağlantılı çalışmalarla, Empresyonist sanatla Paris sokak fotoğrafçılığının akrabalığını, dönemin edebiyat akımlarıyla ve Baudelaire’den Philippe Soupault’a kadar yazarlarla olan karmaşık ilişkisini çözümlediğini görebiliriz.Sokak fotografçılğının kökenlerinin izini süren Clive Scott, fotoğrafçı stüdyoyu terkettiğinde, sokak fotografçısının türün sevilen -satıcılar, aşıklar, girişimciler- gibi konularını yakalarken ve kadrajlarken ona nelerin vesile olduğu sorularını gündeme getiriyor. Bunu yaparken de Scott şiirsel olsa bile türü değil bireyi, sokağın ’gerçekliğini’ değil ‘romantizmi’ni keşfederek sokak fotoğrafçılığını açığa çıkarıyor.

Clive Scott East Anglia Üniversitesinde Edebiyat ve Yaratıcı Yazım Bölümü’nde Avrupa Edebiyatı Profesörü olarak görev yapıyor. Spoken Image: Photoraphy and Language (1999) ve Translating Rimbaud’s ‘İlluminations’ (2009) adlı kitapları bulunuyor.




Salman Rushdie, bu kitap hakkındaki bir söyleşisinde şöyle diyor: “Bu hikâyeleri Doğu, Batı ismi altında yayınlamayı düşünürken en önemi konunun virgül olduğunu gördüm. Zira bana öyle geliyor ki, ben o virgülüm işte, ya da en azından o virgülde yaşıyorum.”
Edebiyat tarihinin kadim şahsiyetleri ile popüler kültürün, masallar ile tarihin, fantastik ile gerçekliğin kesiştiği bu dokuz hikâye, Doğu ile Batı karşılaşınca neler olduğunu anlatıyor. Fakir bir çekçekçi, inanılmazı gerçekleştirip Bombay’da film yıldızı oluyor; Kristof Kolomb, Kraliçe Isabella’yla ilişkisini “tamamlama” hayalleriyle kendinden geçiyor; iki çocukluk arkadaşı, fantezilerinde diplomat olup Uzay Yolu mürettebatına katılarak Hindistan’ın yakın tarihine tanıklık ediyorlar.
Doğu, Batı’da, zengin dili ve benzersiz hayal gücüyle Salman Rushdie, okurları şaşırtarak, güldürerek, düşündürerek, bir lunapark treninde kültürlerarası yolculuğa çıkarıyor.

“Rushdie, günümüzün hayal gücü en özgün yazarlarından biri.”
Nadine Gordimer
“İkisinde de evinde olmamak ama arada bir yerde konumlanmış olmak – Salman Rushdie’nin bu temayı işleyen kısa hikâyeleri ustalıklı, özgün ve eğlenceli.”





Heyecan Dolu Felsefi Bir Roman.

Zeki bir filozof olan Mason Ambrose, beş parasız kalmış hiçbir eğitmenin reddedemeyeceği bir teklifi memnuniyetle kabul eder. Tropik bir adaya seyahat ederek, hem hafızasını hem de ahlak anlayışını garip bir kaza sonucu kaybetmiş olan genç, güzel ve zeki Londa Sabacthani’ye eğitmenlik yapacaktır. Görevi, Londa’nın boş bir kutudan farksız olan ruhunu doldurmaktır.

Hararetli tartışmalar, ahlaki sorgulamalar ve kışkırtmalarla dolu bu eğitim süreci ilerledikçe Mason Ambrose’un adada keşfettiği gerçekler onu sıra dışı bir gizemin içine sürükleyecektir.

Peki, yüce idealleri ve inanılmaz servetiyle Londa, günahkâr dünyamızı kendi bakış açısına göre düzenlemek için neleri yok etmeyi göze alabilecek? 

“EĞER PLATON, KIERKEGAARD VE NIETZSCHE BİR ARAYA GELEREK ÂLEM YAPMAYA VE SONRA DA BİR KİTAP YAZMAYA KARAR VERSELERDİ,
BU KİTABA BENZER BİR ŞEY ORTAYA ÇIKARABİLİRLERDİ... HARİKA BİR MACERA.”
-SEATTLE POST

“Vladimir Nabokov’un Lolita’sı ile Mary Shelley’nin Frankenstein’ının Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sında karşılaştığını ve yazarın Büyücü kitabının yazarı John Fowles olduğunu hayal edin; böylece bu önemli kitaptan ne beklemeniz gerektiği konusunda ufak bir ipucu edinmiş olursunuz.”
-Rocky Mountain News

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder